Mustafa Kemal Atatürk yaşamını Türk Milleti'nin refahı ve mutluluğu için tüketmiş, hayatının hiçbir döneminde millet işlerinden başkaca bir gündem için zaman harcamamıştır.

10 Kasım O'nun ölüm tarihi değil, varlığını Türklüğe kattığı tarihtir. O artık ulusunun şerefli bir ferdi değil, ulusunun ruhu olmuştur. Nasıl ki, toprağa düşen yağmur damlaları bir ağacın köklerinden nufuz edip, yapraklarının ucundaki damarlara kadar ilerliyorsa, Atatürk'te toprağa düşüp Türk Milletinin kılcal damarlarına kadar girmiştir.

Artık O'ndan söz etmek bir kişiden değil, bir ulustan söz etmek olmuştur. O'nun fikirlerini savunmak siyaset değil, vatan savunmasıdır. O'nu sevmek yurdu sevmektir. O'nun mücadelesini sürdürmek siyasi posizyon almak değil, ulusal bir ödevi yerine getirmektir.

En önemlisi ise, O'nun aleyhinde işler yapanlar yalnız bir kişinin aleyhinde değil, Büyük Türk Milleti'nin aleyhinde işler yapmaktadır. Bu sebepledir ki, birinci vazifemiz olan istiklalimizi ve cumhuriyeti korumak görevi Atatürk isminde birleşmiş, O'nun yolunda yürümek, O'nun devrimlerinin bekçisi olmak ve daha ileri taşımak, O'nun aleyhine işler yapanların karşısına korkusuzca dikilmek, mevcudiyetimizin yegane temeli halini almıştır.

Hiç şüphem yoktur ki, Türk Gençliği geleceğe akan her 10 Kasımlarda bu bilinci hatırlayacak, ülkesinin ve ulusunun aleyhinde işler yapmaya cüret edecek odakları demir yumruğu ile ezecektir. Atatürk'ün ismi ve devrimleri ancak yeryüzündeki son Türk'ün ortadan kalkması ile unutulacaktır. (10.11.2022)

ERSİN ZENGİN